20 Eylül 2010 Pazartesi

İlkel Topluluktan Uygar Topluma - Alâeddin Şenel

1. Her toplum, biçiminin dayandığı bir "geçim biçimi", geliştirdiği kendine özgü bir "yaşam biçimi" ve bu yaşam biçimiyle uyumlu bir "düşün biçimi" olmuştur. ( s. 16 )

Üretim öncesi toplumun geçim biçimi "toplayıcılık ve avcılık", yaşam biçimi "eşitlikçi ilkel yaşam biçimi"dir; düşün biçimi ise "sihirsel düşünüş"tür. Bu dönemin toplum biçimi "ilkel topluluk"tur. Üretimin bilinmediği ilkel topluluktan sonra bir üretim toplumu olan "uygar toplum" biçimi ile karşı karşıyayız. Uygar toplum ise dayandığı geçim biçimine göre ikiye ayrılır: Geçim biçimi tarıma dayanan, "eşitsizlikçi uygar yaşam biçimi"ne sahip olan ve düşün biçimi "dinsel düşünüş" olan toplumu, geçim biçimi sanayiye dayanan, "eşitlikçi uygar yaşam biçimi"ne sahip olan ve düşün biçimi de " bilimsel düşünüş" olan bir toplum izler. (s. 16-17)

2. ilk uygar toplumlarla birlikte yerleşik, karmaşık kent yaşamı süren; çevrelerindeki göçebe topluluklardan farklılıklarının bilincine vararak onları hayvan sürüleri gibi gören toplumlarla karşılaşırız. Hatta bazı topluluklar öteki toplulukları öldürülmesi gereken hayvanlar olarak görmüşler, Mısırlılar kendilerini insan olarak kabul edip öteki toplulukları "Libyalılar ve Asyalılar" olarak tanımışlardır. Yine benzer bir mantıkla Kilise, yerlilerin insan olmadıkları görüşünü savunmuş, aynı tutumla İspanyol makamlar, sömürgelerindeki yerlilerin insan sayılıp sayılmayacağını tartışmıştır.

Eski Yunanlılar, kendilerine Hellenler, anlamadıkları başka dilleri konuşan yabancılara da "barbarlar" dediler. Bu ayrım dille beraber iki farklı yaşam biçimini de kapsar. Romalılar bu sözcüğü "barbarico" şeklinde kullandılar. Hıristiyanlık, ulusal önyargılarla yüklü yaşam biçimleri yerine "Hıristiyan-dinsiz" biçiminde düşün (inanç) farkını öne çıkarmışlardır. İslam dünyası da "müslim-gayrimüslim" ayrımını dillendirmiştir.

Aydınlanma çağı düşünürleri, kentlerin, zanaatların, bilimin ve devletin bulunduğu kendi toplumlarıyla; sömürgelerde karşılaştıkları, bu kurumların bulunmadığı topluluklar arasındaki farkı "uygar-yabanıl toplum" terimleriyle belirtmişler, yaşam biçimi ayrımını yeniden canlandırmışlardır. (s. 18-19)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder